27 Aralık 2015 Pazar

Kitap Yorumu: Nefes




Orjinal Adı: Breathe/ Breathe #1
Türkçe Adı: Nefes/Nefes #1
Yazar: Sarah Crossan
Çevirmen: Serkan Göktaş
Yayınevi: Dex
Sayfa Sayısı: 316



__________________________________________________________

Arka Kapak

Oksijen dünyada en çok bulunan elementti ama bir gün tükendi. 
Tükeniş'ten sonra hayatta kalmak isteyenler, şimdi nefes almak için para ödemek zorundalar. Peki ya ödeyemeyenler? Ya da her şeyin daha farklı olabileceğini düşünenler?

Üç genç bir gün, tüm yaşamlarını geride bıraktı... 
Alina, değişimin gerçekleşeceğine inanan bir Direnişçiydi. 
Quinn, hiçbir zaman hava için endişelenmemiş bir Asıl. 
Bea ise her zaman hava için endişelenmiş bir Yedek.

Bir noktada kesiştiler ve hayatlarından çok daha fazlasını değiştirdiler.

__________________________________________________________



Uzun bir sürenin ardından yeni bitirdiğim bir kitabın yorumuyla karşınızdayım. Yeni bitirdim evet, bu kitap 3-4 aydır falan elimde sürünüyor. Bir türlü bitmek bilmedi. Ne vaktim vardı okumaya ne de hevesim. 

Kitap beni sarmadı. Öncelikle bunu söylemeliyim. Tamam, sınavlar ödevler derken hiç vaktim kalmıyordu ama okuyup bıraktığım anlarda aklımda bir merak uyandırmıyordu. Son 100 sayfaya kadar gerçekten sıkıldım. Belki bir çırpıda okunsa bu kadar sıkıcı gelmezdi, ama vakitsizliğimin sonucu bölük pörçük okumalarımın üstesinden gelemedi. Gerçekten süründürdüm kitabı. 
Vaktimin olmamasının sebebi ise belki biliyorsunuzdur bu sene 11. sınıfım. Sınav haftaları zaten sıkışık olurdum ama bu sene ortaya çıkan hocaların sayfalarca ödev verme hevesleri sağ olsun- ki burada sayfalarcadan kastım test kitabı bitirtecek kadar- benim bunların dışında vaktimin kalmasını bırakın yetiştirmeye bile vaktim kalmıyor. Azıcık kalan zamanı uyuyarak geçiriyorum zaten. Ki bu azıcık bazen abartıp çok azıcık bile olabiliyor. Hayattan bezdiğim bir dönemdeyim gerçekten. Bu dönemde de elime boş bir an geçtiğinde arkadaşlarıma bir şey yapmayı tercih ediyorum. İşte böyle sıkıntılı bir durum. 

Neyse, kitap yorumuma devam edeyim. Konu bakımından beğendiğim bir kitaptı. Bence fazlasıyla yaratıcıydı. Ama akıcılığını tutturamamışlardı. Karakterleri ne çok sevdim ne de nefret ettim. Ama içlerinden en sevdiğim Bea oldu. Daha samimi, daha tatlı geldi bana. Alina'da Bea'ye kıyasla beni iten bir şeyler vardı. Belki de daha sert bir karakter olmasından kaynaklıydı. Bea onun aksine duyarlı ve merhametliydi. Gerçi hayat koşullarının gerektirdiği bir durumdu bu. Her neyse. Quinn'i de sevdim. Bir ara salak gibi Alina'nın peşinde dolanması kafamı duvarlara vurma isteği uyandırmış ve beni biraz sinir etmiş olsa da sonunda bu aptallığından vazgeçip kendini tekrar sevdirdi. Quinn'in ailesi ise sevmediğim tiplerdi. Annesi çok salak babası duyarsızdı. Özellikle son bölümlerde bunu daha iyi anlıyorsunuz. Silas ve Inger sempatimi kazanırken Petra'ya da ısınamadım. Benim hayalimdeki direniş başkanından oldukça uzaktı. 

Olay akışı olarak 1. kitap olduğunu çok belli ediyordu. Son 100 sayfaya kadar sarmadı beni. Sonrası ise gayet güzeldi. Sonu hariç. O kadar havada kaldı ki, 2. kitabı almak şart oldu. Hani bir politika vardır: 2. kitap alınsın diye sonunu heyecanlı bırakmak. Ama burada sonu heyecanlı da bırakılmamıştı. Daha doğrusu hiçbir şey sona ulaşmadı. İlk kitap olduğu için kesin bir yargıya varamıyorum hakkında. Devamını okuyup göreceğiz artık, umarım ikinci kitap beklentilerimi karşılar.

Konusu ve o son 100 sayfayı göz önünde bulundurarak 4 puan veriyorum ben. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder